Güney Fransa’nın sahil kısmına Cannes, Antibes ve Saint Tropez ile devam ediyorum. Üçü de dünya jet sosyetesinin gözde tatil yerlerinden. Marinalarında, görebileceğiniz en güzel yatlara ev sahipliği yapıyorlar. Eski şehir bölgeleri ise mütevaziliklerini koruyor çoğunlukla. Şimdi ben de bizim gözümüzle bu kentleri anlatmaya çalışacağım.

Cannes
Cannes: Film festivaliyle ünlü şehre gittiğimizde meşhur Festival de Cannes tadilattaydı ne yazık ki, yani bir kırmızı halı pozu veremedim. Ama festivalin yapıldığı yerin pek sıradan bir bina olduğunu söyleyebilirim. Binanın oralarda ünlülerin el izleri filan var yani pek bir numara yok. Ben Cannes’da, tepedeki Le Suquet olarak geçen eski şehri sevdim en çok.

Le Suquet
Burası Cote d’Azur bölgesinin geri kalanında olduğu gibi çiçekli, panjurlu evlerin arasında kalmış şirin sokaklar ve aralara dağılmış kafelerden oluşan bir yer. Burada bir de Chateau de la Castre isimli kale var ki Cannes’a yukarıdan bakmak isteyenler mutlaka ziyaret etmeli. Eğer tepeye yürüyerek çıktıysanız harika manzaraya karşı biraz soluklanabilirsiniz. Biz pazar günü gittiğimiz için çoğu yer kapalıydı, o yüzden biraz sokakları dolaştıktan sonra Le Croisette olarak geçen sahil şeridine geri döndük.

Chateau de la Castre
Le Croisette, yol boyunca dünyaca ünlü markaların mağazalarını görebileceğiniz bir cadde. Biz elinde alışveriş torbalarıyla Sibel Can’ı gördük burada. 🙂 Yemeğimizi de kolayımıza geldiği için yol üzerinde gördüğümüz 72 Croisette‘te yedik. Yediklerimizden gayet memnun kaldık. Yemek sonrası plajını da görelim dedik ve önceden araştırıp hoşuma giden Baoli Beach‘e gittik. Gerçekten çok güzel bir yer yapmışlar ama ne yazık ki yer yoktu. Biz pazar günü gittiğimiz için yer bulamadık muhtemelen ama gitmeyi düşünürseniz rezervasyon yaptırsanız iyi olur.

Baoli Beach
Bu arada pahalı bir yer olduğunu söylemeliyim. Şezlong ücreti lokasyona göre değişiyor ve 30€ ile 80€ arası değişiyor. Biz de halk plajına yöneldik ve orada kumlara havlumuzu serip deniz girdik. Denize girince Baoli’de yer olmaması isabet olmuş dedik çünkü o güne özel miydi bilmiyoruz ama denizi çok kötüydü. O kadar para verip berbat bir denize girmek istemezsiniz. Son olarak plajın üst kısmındaki sokak sergisinde almaya değecek bir şeyler var mı diye bakınıp şehirden ayrıldık.

Le Croisette
Antibes: Burası bizim favorilerimizden biri oldu. Cote d’Azur civarındaki en büyük marina buradaymış. Şöyle bir marinanın oralarda bakındıktan sonra eski şehrin içine doğru yürüdük. Marina’da gerçekten devasa boyutlarda yatlar vardı. Şehre girmeden önceki meydanda pirinçten birkaç heykel var, ileride Nomade isimli meşhur heykel var, onun dışında ilgi çekecek pek bir şey yok dışarıda.

Antibes
Eski şehre girdiğiniz anda Antibes’in cıvıl cıvıl sokakları sizi içine alıyor. Restoranlar, butikler filan çok ciciydi, dayanamayıp biraz alışveriş de yaptık. 🙂 Kapılar çok güzeldi bu arada, her gördüğüm kapıda fotoğraf çekilip eşimi bezdirdim. 😀

Antibes
Antibes’te deniz girmek isterseniz 5 dk mesafedeki Juan Les Pins‘i tercih etmenizi öneririm. Biz burada maalesef denize giremedik çünkü park yeri bulamadık. Erken saatlerde giderseniz yer bulursunuz muhtemelen, plajları güzel görünüyordu.Çok hoşuma giden bir restoranı önermek istiyorum size: Le Don Juan. Görünce insanın oturası geliyor zaten hemen. Sebzeleri filan dışarı kasalar içine koymuşlar, hepsi çok taze görünüyordu. Taze balıklarından yemenizi tavsiye ederim.

Le Don Juan
Antibes’in sabahları yiyecek, öğleden sonra el işi ürünlerin satıldığı pazarı Marche Provencal de mutlaka ziyaret edilmeli. Biz tabi ki buradan yine koleksiyonumuz için bir şeyler aldık. Picasso’nun ve başka modern sanatçıların eserlerine ev sahipliği yapan Musee Picasso da ziyaret edebileceğiniz yerler arasında.

Antibes
Saint Tropez: Nice’ten arabayla ulaşmanın 3 saatimizi aldığı şehri, yatınızla gitmeyecekseniz pek tavsiye etmiyorum. 😀 Gitmek gerçekten pek meşakkatli oldu bizim için, inanılmaz trafik vardı yollarda. O kadar yoldan geldik, hemen kendimizi meşhur Pampelonne Plajının sularına atalım bari diye bir heves gittik ki ne görelim, deniz deli gibi dalgalı, pis ve kapkara yosun kaplı. 🙁 Bu halde insanlar hala denize giriyordu gerçi nasıl bir yokluktan geldilerse :/ Tabi ki denizdeki insanlardan daha fazla yat vardı açıkta. Onların tuzu kuru tabi, iç çekerek geçirdik bütün tatilimizi zaten. 🙂

Plage de Pampelonne
Biz de deniz bu haldeyken ve çok fazla zamanımız yokken hiç şezlong filan kiralamayalım, şöyle bir ortamlara bakıp şehir merkezine gidelim dedik. Bu plaj civarındaki en meşhur yer Nikki Beach, ancak Nikki Beach direkt sahilde yer almıyor, biraz içeride, havuz başında dönüyor bütün eğlence. Bir diğer sosyetik mekan da Le Club 55, Nikki Beach’e göre biraz daha mütevazi bir yer ama sadece eğlence anlamında, içeri giren arabalar pek mütevazi değildi yani. 🙂 Fiyat olarak görece daha uygun olan mekan olarak, gördüğümüz kadarıyla Cap 21 ve Key West Beach‘i tavsiye edebilirim.

L’opera
Şehir merkezi hiç beklemediğim kadar şirin ve korunmuştu. Tabi gözünüzü marinaya çevirdiğiniz anda yine son derece lüks tekneleri görüyorsunuz. Bir ara eşimle kendimizi dondurma yerken inanılmaz teknelere girip çıkan insanları izlerken bulduk. Dondurma demişken, Barbarac‘ta bir dondurma yemeden ayrılmayın, çikolata soslu fındıklı külahlarına bayıldım. Bu arada arabamızı marinanın otoparkına bıraktık ve yürüyerek gezdik şehir merkezini, baya küçüktü.

Barbarac
Hediyelik eşyacılar, sanatçıların sergileri, mağazalar ve kafeler hepsi birbirine yakın. Marinanın hemen yanı başında L’opera isminde çiçekler içinde bir restoran var. Gerçekten şık bir restoran, biraz pahalı olmakla birlikte leziz bir menüsü var. Şehirden ayrılırken denize girememiş olmak biraz bizi üzmüştü, o yüzden yolda ilk gördüğümüz denize atalım kendimizi dedik. Ve ilk gördüğüm deniz de gerçekten çok başarılıydı, ıssız bir plajda pırıl pırıl bir denize girme şansımız oldu. Size de Pampelonne plajı yerine şehrin etrafındaki diğer plajlara şans vermenizi öneririm.

St Tropez
Bir yazımın daha sonuna geldik. 🙂 Güney Fransa sahillerinde gezdiğimiz diğer yerler için buradaki yazımı okuyabilirsiniz. Ve son olarak Cote d’Azur’un incisi Nice notlarımı çok yakında paylaşacağım, takipte kalın.
Beni facebook ve instagramdan takip edebilirsiniz.
3 Responses
[…] d’Azur yazılarımın ikincisine buradan ulaşabilirsiniz. Nice yazısı da en yakın zamanda gelecek. Takipte […]
[…] Cote d’Azur: Bölüm 2 […]
[…] Cote d’Azur: Bölüm 2 […]