Güney Fransa maceramızın Cote d’Azur kısmını gezerken neredeyse hiç yerimizde durmadık diyebilirim. Telefonumuzdaki adım hesaplayan uygulama günlük ortalama 17000 adım gösteriyordu. Çok beğendiğimiz yerler de oldu, çok fazla övülüp hayal kırıklığına uğradığımız yerler de. Yazı dizimin birinci bölümünde Villefranche, Monaco ve Eze’de gezip gördüklerimizden bahsedeceğim. Bu arada bu seyahatin Provence kısmını merak edenler buraya bir göz atsın! 😉



Villefranche
Villefranche: Nice’e sadece 10 dk mesafede bulunan bu kasaba, tatil boyunca girdiğimiz en güzel denize sahipti kesinlikle. Villefranche’ı ziyaret ettiğimiz gün Monaco ve Eze’i de görecektik. O yüzden fazla oyalanmadan devam ederiz diye düşünüyordum ama kumsalı görünce yarım günümüzü burada geçirdik. Burası bizim görebildiğimiz kadarıyla küçük bir yer ve her şey derli toplu. Minnoş bir marinası ve şirin sokakları var. Ben çok ısındım ve yazlık alınabilecek yerler listeme ekledim. 🙂
Denize Plage des Marinières‘de girdik. Burada bir bölüm Les Bains Déli Bo isminde özel bir plaja ayrılmıştı. Baya güzel görünüyor, girmek istedik ama hafta içi ve erken saat olmasına rağmen yer yoktu. Gitmeyi düşünürseniz rezervasyon yaptırmanızı tavsiye ederim. Bu arada giriş kişi başı 20€ idi. Neyse ki aynı plajın geri kalanı tamamen halka açık, yalnız şezlong ve şemsiye yok. Havlularımızı kuma serdik ve deniz keyfi yaptık bol bol. Plajın üst kısmında kafe, duş, kabin ve tuvalet var. Yani özel plaja giremeseniz de ihtiyaçlarınızı giderebileceğiniz ortam sağlanmış. Karnımız acıkınca, plajın üstündeki La Voile Bleue adlı kafede bir şeyler atıştırdık. Beyaz şarap, bruschetta ve yunan salatası yedik. Bruschetta, normalinden farklı olarak dilimlenmiş oval pizza gibi hazırlanmıştı ama çok lezizdi.



La Voile Bleue
Monaco: Villefranche’a çok da istemeyerek veda ettikten sonra rotamızı Monte Carlo’ya çevirdik. Aslına bakarsanız hiç özendiğim bir yer değildi ama buralara kadar gelmişken gitmemek olmazdı. Bence Monte Carlo birkaç saatliğine gitmelik bir yer değil. Öyle olunca çok da keyfi çıkmıyor. O şatafatlı eğlencenin içine dahil olmak gerek. Mesela Nikki Beach dışarıdan harika görünüyordu ama denizden yeni çıktığımız ve çok kısa bir süre duracağımız için açıkçası girmek çok mantıklı gelmedi.



Monte Carlo
Birkaç saatliğine gidince yapılacak en eğlenceli şey Casino de Monte Carlo‘da kumar oynamak. Bunun dışında yukarıya çıkıp şehre tepeden bakabilirsiniz, güzel bir manzara var. Palais du Prince‘i gezebilirsiniz. Cap d’ail civarındaki Monaco Grand Prix yollarında araba kullanabilirsiniz. Cafe de Paris‘de bir şeyler yiyip içerken geleni geçeni izleyebilirsiniz. 🙂 Hayatımda hiç görmediğim son derece lüks arabalar geliyor gerçekten. 🙂 Ve tabi ki sıra sıra dizilmiş dünyaca ünlü markaların mağazalarından alışveriş yapabilirsiniz.



Monte Carlo
Eze: Monte Carlo sonrası herkesin öve öve bitiremediği Eze’e geçtik. Tamam kabul ediyorum güzel bir köy ama çok abartıldığını düşünüyorum. Seyahatimiz boyunca burası dışında hiçbir yerde Türk görmedik. Burada turistlerin yarısı Türk’tü ve hatta eşim liseden arkadaşlarıyla karşılaştı. Yani Türkler arasında ekstra popüler sanırım. Bir önceki gün St Paul de Vence’ı gördüğümüz için burası bize biraz yavan geldi. Taş duvarların arasında kalmış dar sokaklarıyla filan tarz olarak birbirlerine benziyorlar ama Eze daha küçük bir yer. Yalnızca efsane deniz manzarasıyla öne çıkıyor olabilir. Eğer zamanınız kısıtlıysa ve yalnızca birine gitme şansınız varsa St Paul de Vance’ı tercih etmenizi öneririm, ama vakit varsa ikisini de görün mutlaka.



Eze
Burada, aynı zamanda butik otel olan meşhur Chateau Eza‘da akşam yemeği yeriz diye düşünmüştüm. Ama kendimi tatilin akışına bıraktığım için rezervasyon yaptırmak filan aklıma gelmedi. Harika manzarasıyla öne çıkan mekanda tabi ki yer yoktu. Gitmeyi düşünürseniz biraz pahalı olduğunu ve rezervasyon yaptırmanız gerektiğini not düşeyim. Eze’de, sokaklarda kaybolmak dışında yapılabilecek en güzel aktivite Le Jardin exotique d’Eze olarak geçen botanik bahçesine girmek. Buradan köyün en güzel manzaralarına şahit olabilirsiniz. Bir şeyler içmek ve atıştırmak için de Deli’ tavsiye edebileceğim bir yer. Burada zeytinyağı satışı da yapılıyor, ortamı da sevdim ama manzarası filan yok. Köyün girişindeki Le Pinocchio‘nun güzel bir bahçesi var ve Türk istilasına uğramıştı, kendimizi kendi ülkemizde hissettik desem yeridir. 🙂 18:00 öncesi yemek servisi başlamıyor. Biz yine burada da bir şeyler içip köyden ayrıldık.



Eze
Cote d’Azur yazılarımın ikincisine buradan ulaşabilirsiniz. Nice yazısı da en yakın zamanda gelecek. Takipte kalın! 🙂
3 Responses
[…] Bu bölgede arabada geçirdiğimiz zamanlar bile çok güzel geçti o yüzden. Detaylar için buraya tık […]
[…] daha sonuna geldik. Güney Fransa sahillerinde gezdiğimiz gezdiğimiz diğer yerler için buradaki yazımı okuyabilirsiniz. Ve son olarak Cote d’Azur’un incisi Nice notlarımı çok […]
[…] Cote d’azur: Bölüm 1 […]