Rüya Şehir: Rio de Janeiro!

Rio, bizim eşimle birlikte gittiğimiz ilk uzak mesafe yurt dışı tatilimizdi. Aslında benim için 2 haftalık ve ilk haftası başka bir grup arkadaşımla başlayan, daha sonra eşim ve 2 arkadaşımızla devam eden bir tatil oldu. Son günlerde artık kendimi oranın yerlisi sanmaya başlamıştım. O kadar çok sevdim, o kadar çok ısındım ki, İstanbul’a döndüğüme en üzüldüğüm seyahatim oldu diyebilirim. Uçsuz bucaksız sahil şeridinin tamamını pratik spor aletleri, koşu yolu, bisiklet yolu, voleybol, tenis ve futbol sahalarından oluşan kısımlara ayırmışlar. Tabi ki denize birleşen tarafta da güneşlenmek için yine oldukça geniş bir alan mevcut. Sahil boyunca gezinirken günün her saati spor yapan, elinde sörf tahtası kaykayla yanınızdan geçen insanlara rastlıyorsunuz. Bu sebeptendir ki hemen hemen herkes fit, özellikle erkekler. Eşimin bile yorumu “Yunan tanrıları Brezilyalıymış bence” oldu 🙂 Bir de Brezilya’dan iyi futbolcuların çıkması çok normalmiş onu anladım. Plajda muhabbet ederken bir yandan top sektirenler ve güneşin alnında plajda futbol oynamak için bile üniformalarını giymiş maç yapan her yaştan insanlar görüyorduk sürekli.

IMG_8335Rio’ya THY ile Sao Paulo aktarmalı olarak gittik. Biletlerimizi 6 ay önce almıştık ve Avrupa şehri bilet fiyatına geldi. İlk hafta beraber olduğum arkadaşlarımla Copacabana sahilinde Arena Copacabana Hotel‘de kaldık ve daha çok turistik yerleri gezdik. Rio’ya gittiğinizde görmeniz gereken başlıca yerlerden biri panoramik çok güzel şehir manzaraları görebileceğiniz Sugarloaf. İki tepeden oluşan bu yere teleferikle çıkıyorsunuz ve nefis fotoğraf kareleri yakalayabiliyorsunuz.

IMG_8443

Dünyanın bir şehir sınırlarındaki en büyük ormanı olduğu iddia edilen yağmur orman Tijuca‘ya bir jeep safari yapmak da eğlenceli bir aktivite olacaktır. Biz gitmeden önce Alman bir turist kafilesine paralarını almak için silah çekildiğini duyduk o yüzden yanımıza dandik bir fotoğraf makinesi dışında bir şey almadık. Bu arada Rio için güvenlik anlamında çok kötü yorumlar okuduk ve dinledik, ayrıca yerel halk da sürekli bizi uyarıyordu belli bölgelerde ama neyse ki başımıza hiçbir şey gelmedi. Favela denilen gecekondu mahallelerindeki çeteler polis baskınlarına roket atarla karşılık veriyormuş diye duyduk yani çetelerin ne boyutta olduğunu siz düşünün. Orman içinde şelaler ve envai çeşit bitki türü görebilirsiniz, bir de ortalıkta dolaşan maymunlar 🙂 Birkaç tane de iç açıcı manzara var.

IMG_0982

Bir günümüzü de Rio’ya birkaç saat uzaklıktaki Angra dos Reis’ten kalkan bir tekne turuna ayırdık. Bu tur Ilha Grande turu olarak geçiyor ve birkaç adayı gezerek geçiyor. Buna mutlaka katılmanızı tavsiye ederim, harika manzaralar ve çok güzel bir denizle buluşacaksınız. Rio’nun merkezinde ve sahil şeridinde deniz sürekli dalgalı ki zaten bu yüzden sörf için muazzam bir yer ama denize doya doya girip yüzmek istiyorsanız bu tura katılmanız gerek 🙂 Güneşli günlerde Rio merkezde plaj keyfi yapmayı da ihmal etmedik. Bizim gittiğimiz tarihler nisan sonu ve mayıs başını kapsıyordu, yani en yoğun zamanları değil aslında ama hava her zaman sıcaktı. Yalnız arada bir kere çılgın bir yağmur oldu, gerçi o da en fazla birkaç saat sürüp geçti. Plaj olarak kesinlikle Ipanema’da Posto 8 ve 9 bölgesini tercih etmenizi öneririm. Bütün plajlar halka açık zaten ama bu bölgeye takılan insanlar daha genç ve elit diyebileceğim bir kitle. Sandalye ve şemsiye için cüzi bir ücret ödüyorsunuz, yemek için de hem seyyar satıcılar hem de yol kenarında büfeler var Plajda ayrıca birçok renkli karakterler ve kostümlü kişiler dolaşıyor. Yüzmeye uygun bir denizi olmasa da keyifli vakit geçireceğiniz kesin 😉

IMG_8466Ipanema ile Copacabana arasında bir sabit pazar kuruluyor, plaj sonrasında buraya ıvır zıvır hediyelikler bakmak için gidebilirsiniz. Ama asıl Pazar günleri, Ipanema tarafında Feira Hippie adında bir pazar kuruluyor ki bu pazarda turist olarak gittiğiniz bir yerden almak isteyeceğiniz hemen hemen her şeyi bulabilirsiniz. Satıcıların bazıları da oldukça enteresan tipler. Seyahatiniz pazar gününü içine alıyorsa mutlaka sabahtan buraya gidin ve saatlerce kendinizi kaybedin 🙂 Şu an evimizde bulunan üç adet tabloyu buradan almıştık mesela.

IMG_8981

Buradan itibaren eşim geldikten sonraki kısımlara geçeyim o zaman 🙂 Biz bu ekiple sörf ağırlıklı olarak devam etmeye karar verdik, o yüzden de Rio’ya 1 saat uzaklıktaki Recreio dos Bandeirantes‘te 4 gün geçirdik. Burası oldukça sakin ama sörf yapma hedefiniz varsa eğitim almak için ideal bir bölge. Rio Surf n Stay’in süper hocalarından ders aldık ve denize sıfır Pontal adında çok cici bir pansiyonda kaldık. İkisini de tavsiye ederim.

DSC_0223

Buraya giderseniz mutlaka araba kiralayıp çevreyi gezin, çok güzel yerler var, hele adını hatırlayamadığım bir restoran var ki gitmezseniz vallahi eksik dönersiniz. Hem ortama hem yemeklere bayıldık biz.

DSC_0752İri balıklar, jumbo karidesler, minik çiğ börekler, salata, aperatifler, kısaca denediğimiz her şey çok lezizdi, geleni anında silip süpürdük zaten 🙂 Bu arada Rio’nun genelinde hiç burun kıvırdığımız bir şey yemedik, öncelikle deniz ürünleri olmak üzere her şeye bayıldık. Kilo almadan dönmek gerçekten imkansız.

kolaj1

Madem yine yemekten bahsettik, hemen Rio de Janeiro yeme içme rehberimle sizi başbaşa bırakayım .

Aprazivel: Santa Teresa’nın sırtlarında, muhteşem manzarası ve otantik atmosferiyle sizi yakalayan, lezzetleriyle de şöleni tamamlayan bir restoran. Oldukça pahalı bir restoran ama Rio’ya gitmişken mutlaka burayı görmelisiniz. Girişteki kısım dışında, terası ve gruplara özel ağaç evleri mevcut. Evet, bildiğiniz tahta merdivenle çıktığınız ağaç evler, çok tatlı değil mi? 🙂 O kadar çok sevdim ki, ilk arkadaş grubumla keşfettiğimiz bu restoranda, bir sonraki hafta için eşimle de gelebilelim diye ağaç evler için yer ayırttım, ağaç evlerde rezervasyonsuz yer bulmak zor görünüyor zira.

image (1)

Rio Scenarium: İnanılmaz bir yer tek kelimeyle. Zaten bu inanılmazlığı herkes tarafından biliniyor ki hafta sonu rezervasyonsuz gitmeye kalkarsanız ben derim 500 m, siz dersiniz 1 km sıra beklersiniz. Resmen çok ünlü bir grubun konser kuyruğuna benzer manzara oluyor. Hafta içi gitmeniz durumunda kuyruk beklemezsiniz ama oturacak yer bulamayabilirsiniz. Burası hem restoran hem de dans salonu. 3 katlı, ve her katında çeşit çeşit koleksiyonlardan oluşan göz alıcı bir dekorasyon var. Adeta müze diyebilirim. Sadece fotoğraf çekmek için bile girilesi bir mekan. Yemekler genelde atıştırmalık tarzı ama lezzetli, fiyatları da ortalama düzeyde. Burası da yine ikinci kez gitmeye değer bulduğum bir yerdi 🙂

image

Bu ikisi dışında da deneyimlediğim ve giderseniz pişman olmazsınız diyeceğim birkaç yeri kısaca önereyim. Copacabana tarafındaki Marius restoranda deniz ürünleri veya et tercih ediyorsunuz, sürekli masanıza tercihinize göre yeni pişen değişik ürünler geliyor, bunun dışında salata ve mezeler de çok çeşitli açık büfe olarak sunuluyor. Buranın dekorasyonu da çok enteresan, her yerin fotosunu çekmek istiyor insan ama bir yandan da aşırı kalabalık biraz göz yoruyor. Yemekler çok iyiydi ama pahalı bir yer, bilginiz olsun. Santa Teresa bölgesindeki Bar do Mineiro, esnaf lokantası görünümlü bir yer gibi geldi bana. Tabi biraz Güney Amerika tarzı esnaf lokantası düşünün. Bence bölgede dekorasyon olarak en gösterişsiz ve salaş yer ama içerisi tıka basa doluyor. Bunun da sebebi sanıyorum porsiyonların inanılmaz büyük ve fiyatların uygun olması. Hippi pazarına gider ve alışveriş sonrası oturup bir yemek ihtiyacı duyarsanız, Felice, pazara yakın lokasyonuyla tavsiye edebileceğim bir yer. Bahçesinde oturup yemek yanına biranızı yudumlayarak dinlenebilirsiniz. En azından biz öyle yaptık 😀 Si Senor, Rio’nun nezih bölgelerinden Leblon’da bir Meksika restoranı. Biraz pub havası var aslında. Biz yemek sonrası birer içki alıp sohbet etmek için oturduk sadece ama dayanamayıp tacolarından da denedik, gayet güzeldi. Sıcak ortamı ve harika margaritalarıyla beni yakaladı açıkçası.

Barthodomeu, Ipanema’ya gittiğimizde hemen hemen her plaj sonrası uğradığımız bir yerdi. Çıkınca bir şeyler yiyebileceğiniz birçok sahil büfesi mevcut, ama oralarda çok kısıtlı yiyecek seçenekleri var. Copacabana’ya doğru birazcık akşam yürüyüşü yapıp Caesar Park otelin oradan ara sokağa girerseniz, uğrak yeri haline getireceğiniz bu salaş mekanı bulabilirsiniz. Yine plaj sonrası için, İpanema’nın ara sokaklarından birinde Papa Gui diye salaş bir İtalyan pizzacısı keşfettik, ve memnun kaldık, çekinmeden deneyebilirsiniz.  Son olarak, bizim Kızılkayalar tarzı ayaküstü büfelerden bir tanesi ama en güzeli Polis Sucos‘tan bahsetmem gerek. Bir tane asla yetmez dediğimiz sandviçleriyle ve tazecik meyve sularıyla gönlümüzde taht kurdu. Yalnız, gelmişken değişik bir şeyler yiyeyim diye yersiz maceralara dalmayın, çok abuk şeyler çıkıyor. Standarttan şaşmayın, hamburger cheeseburger filan ile öğününüzü tamamlayın derim. 😉 Mekanlar dışında, yol üzerinde, seyyar satış yapan bir “Tapioca”cı vardı bir tane, onu yakalayabilirseniz mutlaka deneyin. Adam yerinde pek durmadığı için ben sadece 2 kere denk gelebildim. Tapioca, Rio’ya özgü Manyok bitkisinin kökünden yapılan bir nişastayı akıtma gibi pişirerek yaptıkları bir yiyecek. Arasına birkaç çeşit malzeme konulabiliyor, rende kaşar ile denerseniz muazzam bir şey oluyor.

image (2)

Restoran molasından sonra kaldığım yerden devam ediyorum. Recreio dönüşü Atlantis Copacabana Hotel‘de kaldık. Tabi ki ilk olarak Rio’nun göz bebeği turistik değeri Christ the Redeemer‘ı ziyaret ettik. Gerçekten çok heybetli bir heykel ve Rio’nun en güzel görüntülerini burada bulacaksınız ancak çok anormal kalabalık, insanlar Christ’i kareye sığdırabilmek için yerlerde sürünerek fotoğraf çekmeye çalışıyorlar 😐 Tabi ki biz de öyle yaptık 😀

DSC_0366

Son günümüzde graffitili duvarları, şirin kafeleriyle öne çıkan Santa Teresa’ya ve üzerinde tüm ülkelerden figürlerin bulunduğu fayanslarla döşenmiş meşhur merdivenler Escadaria Selarón‘a gittik. Bu merdivenlerde de birkaç fotoğraf çekilmeden dönmeyiniz derim 😉

IMG_9390

Rio gece hayatı için bizim Taksim’e en yakın yeri Lapa denen bölge. Burada bir sürü pub, ve gece klübü var. En azından bir gece buradaki barlara girip çıkabilirsiniz, ben 6-7 gece gittim sanırım. Onun dışında, Gavea bölgesinde OO diye bir yere gitmiştik, orayı tavsiye edebilirim, müzikler güzel, insanlar güzel, ortam güzel, daha ne olsun?!

IMG_8383

Rio, benim İstanbul dışında yaşamak istediğim tek şehir oldu. Birçok ülke gezdim ama gerçekten kendimi en oralı hissettiğim şehir burasıydı. Neden bilmiyorum, belki siz o kadar da beğenmezsiniz ama henüz gitmeye niyetlenmediyseniz, seyahat listenizin üst sıralarına almanızı öneririm. Bu arada bir dip not düşeyim; benim gibi yanınıza çok fazla para almayıp gittiğiniz yerlerde ATM’den para çekmeyi tercih eden biriyseniz, Brezilya’nın bankanızın Fraud listesinde olup olmadığını mutlaka kontrol edin. Ben para çekme konusunda sıkıntı yaşadım ve biraz zor durumda kaldım, neyse ki hemen hemen her yerde kredi kartı geçiyor ve arkadaşlarım yanımdaydı ama sizin de aklınızda bulunsun. Bu arada para birimleri Real ve yaklaşık 0,5 dolar değerinde. Şimdiden iyi tatiller!

Beni facebook ve instagramdan takip edebilirsiniz.

hohhoyyt

Merhaba, ben Deniz Tarhan. Yazılımcıyım, dalarım, kayarım, yemek yaparım, hayal kurarım, seyahat ederim, fotoğraf çekerim, tiyatro severim. Eşine ve oğluna aşık bir anneyim. En büyük CimBom!

You may also like...

1 Response

  1. Ekim 16, 2017

    […] Rüya Şehir: Rio de Janeiro! […]

Bir Cevap Yazın

BORN TO LAUGH sitesinden daha fazla şey keşfedin

Okumaya devam etmek ve tüm arşive erişim kazanmak için hemen abone olun.

Okumaya devam et