Datça benim çocukluğumda ailemle birkaç kez gittiğim, daha sonra arada arkadaşlarımla tatil yaptığım bir yerdi ama blog yazmaya başladıktan sonra bir türlü gidememiştim. Sonunda tekrar gitme fırsatı buldum ve dopdolu bir gezi yaptık. Özellikle deniz anlamında çok tatmin edici bir yer Datça. Şimdi her zamanki gibi bu gezinin detaylarını sizlerle paylaşma vakti. Datça ile ilgili tüm detayları bulabileceğiniz Datça gezi rehberi sizlerle..

Datça Gezi Rehberi
Öncelikle Datça ulaşım ve konaklama konularından bahsedeceğim, sonra Datça’da gezilecek yerler ve yapılacaklarla devam edeceğim.
Datça’ya Nasıl Gidilir? Datça Ulaşım
Biz Datça’ya Kaş’tan geçtik, dönüşte Bodrum havaalanından İstanbul’a döndük. Aslında niyetimiz Bodrum’a feribotla geçip Datça’nın virajlı yollarını tekrar geçmeden eve dönebilmekti ama feribot işini çok geçe bıraktığımız için yer kalmamıştı. Çok geç dediğim tatilin ilk günü yani 5 gün önce bu arada, feribotla dönmek gibi niyetiniz olursa önceden biletinizi ayarlayın. Bodrum – Datça arasındaki feribotlar her gün iki yönden 9, 12 ve 18 saatlerinde kalkıyor, yol da 105 dk sürüyor, bence büyük rahatlık.

Eğer feribot ile uğraşmak istemiyorsanız, Dalaman havaalanı Datça’ya daha yakın, oradan dönmeyi düşünebilirsiniz. Biz yol üzerinde Yuvarlakçay ve Akyaka molaları verdik, Dalaman’dan araçla geliyorsanız tavsiye ederim.
Kite Sörfün Adresi: Akyaka Gezi Rehberi

Biraz da Datça içindeki toplu ulaşımdan bahsedeyim. Biz arabayla gezdik ama sizle paylaşabilmek için bilgi topladım. Datça merkezden Eski Datça, Palamutbükü, Karaincir, Aktur, Reşadiye, Mesudiye vs. ana noktalara otobüs ve dolmuşlar bulunuyor. Hatta Knidos’a bile otobüs ve dolmuş gidiyor ama günde sadece ikişer sefer ve günbatımı saatlerine yok mesela. Arabayla gezmek Datça’da büyük avantaj ama araba yoksa da gezmek imkansız değil.
Kaş Gezi Rehberi ve Kaş Gezilecek Yerler


Datça’da Nerede Kalınır? Datça Konaklama
Biz konaklama için son gidişimizde Datça merkezi tercih ettik. Bütçe dostu bir yerde kalmak istedik ve Lara Apart’ta kaldık. İki kişi oda fiyatı çok uygundu. Odada minik bir mutfak var, kahvaltımızı kendimiz hazırladık sürekli. Yeri tam çarşının ortasında, her yere kolay yürüyorsunuz. Apart temiz ve yeterliydi. Yalnız eşyalar biraz eskimeye başlamış, yenilenmesi gereken şeyler olduğunu düşünüyorum. En basitinden çatal bıçaklar bile epey eskiydi.

Ben merkezde kalmayı tercih ettiğimiz için mutluyum yani gezilecek yerler ve koyların çoğuna orta noktada kalıyor. Toplu taşıma kullanacaklar için de en iyi seçenek olabilir. Daha önce Palamütbükü’nde kalmıştım, orası da eskiye göre epey gelişmiş, konaklama için düşünebilirsiniz. Bir diğer alternatif olarak Eski Datça civarı düşünülebilir.

Son olarak çadır ve karavan kampları açısından da Datça epey zengin: Aktur tabi başı çekiyor. Gerçekten hem denizi hem ortamıyla harika bir kamp alanı. Onun dışında Çubucak Orman Kampı ve Akçabük Kamping de gerçekten oldukça başarılı yerler. Datça’da her bütçeye uygun farklı konaklama birimleri bulmak mümkün. Bütçesi müsait olanlar için Olive Farm Hotel’i de öneririm, biz şöyle bir bakındık da çok güzel görünüyordu genel olarak tesis.

Datça’da Nerede Denize Girilir? Datça Bükleri ve Koyları
Datçada plajların çoğunun adı “bük” ile bitiyor, duymuşsunuzdur. Bük, denizcilerin dar koylara verdiği isimmiş, Datça bu dar koylar konusunda tam bir cennet yani bir sürü bük var. Biz de ilk gün merkezden çıkıp Palamütbükü’ne kadar tam 7 koy ve bük gezdik. Onlar yetmedi ertesi gün tekne turuna çıkıp 3 tane daha koy gezdik. Sonraki gün de yine 4 yer gezip plajlara veda ettik. Şimdi size öncelikle karadan kolayca gidilebilen koylardan bahsedeceğim, daha sonra tekne turu detaylarını da anlatırım.

Biz önce Kargı Koyu ile başladık, burası Datça merkeze çok yakın. Hem şezlong şemsiye kiralayabildiğiniz bir tesis var hem de kendi havlunuzu ve şemsiyenizi atabileceğiniz bir alan var. Kargı koyunda Bizim Ev Datça diye bir otel var, instagram’dan bolca görmüşsünüzdür, epey fotojenik bir yer. Otel misafirleri dışında da rezervasyonla müşteri kabul ediyorlar. Biz farklı koyları gezmek istediğimiz için burayı pas geçtik.

Bir sonraki durağımız Hayıtbükü oldu ve burayı ben şahsen pek sevmedim. Çok dar alanda şezlonglar dip dibe dizilmiş ve epey kalabalıktı. Burada deniz kum olduğu için belki çocuklu ailelere uygun diyebilirim. Yoksa onca turkuaz koy varken koyu renk bir denize sahip bu bükü neden tercih etsin insanlar değil mi? 🙂 Burada denize girmek istemedik ve Ovabükü ile devam ettik.

Sol tarafa doğru geri gitseydik Kızılbük’e ulaşıyorduk ama orayı pas geçtik. Ovabükü’nün denizi biz gittiğimiz sırada dalgalıydı ama masmavi temiz bir denizi var. Ovabükü’nde restoranların önünde kumsal ve şezlonglar var, ayrıca aralarda yine kendi havlunuzu atabildiğiniz yerler var. Burası o gün gittiğimiz en sakin koydu sanırım ve çok daha ferah geldi bana.

Bir sonraki rotamız Kurubük oldu, buranın denizi çok iyiydi. Ayrıca şnorkel için de uygun, değişik balıklar vardı. Bu bükte hiç tesis yok tamamen kendi getirdiklerinizlesiniz. Bir sonraki yüzme molamız Akçabük Kamping’in plajı oldu. Buranın denizi de çok güzel ancak çok kalabalıktı, özellikle çocuklu aileler çok vardı, muhtemelen kampta kalanların ilk tercihi burada denize girmek oluyor. Kampta konaklamasanız bile günübirlik ücretsiz olarak plajda takılabiliyorsunuz.

Daha sonra Palamutbükü’nden hemen önce yer alan Akvaryum Plajı’na uğradık, burası Gerence Koyu olarak da geçiyor. O günkü rotamızın en şov deniziydi ama küçücük koyun kaldıramayacağı kadar kalabalıktı gerçekten. Yol kenarından kısacık bir patika inerek ulaşıyorsunuz ve burada da hiç tesis yok.

Son durağımız ve bu sıradaki en büyük koy olan Palamutbükü, o gün beni hayal kırıklığına uğrattı. Normalde denizi çok güzel olur, daha önceden biliyorum ama o gün dalgalıydı. Restoranların önündeki dar alanda sıkış tepiş şezlonglar da çok kötüydü. Daha ferah olan plajlara bakmak gerek, mesela Mavi Beyaz Otel’in plajı daha geniş alana yayılmış.

Tekne turundan sonraki gün yine karadan ulaşılan koylarla devam etmiştik, onlardan da bahsedeyim. Kumluk Plajı zaten merkezde, uyanınca yüzünüzü yıkamaya gidebilirsiniz. Burası adından da anlaşılacağı üzere kum bir plaj ve deniz gayet temiz. Şezlong kiralama şansınız da var, tesis kullanmadan denize girme şansınız da.

Daha sonra, özellikle çocuklu aileler için çok fazla önerilen Karaincir’e gittik. Burası yine kum bir plaj ve kumu altınkum dediğimiz türden diğer koylardaki gibi koyu renk değil. Yalnız bizim şansımıza yine dalga vardı ve bize çok güzel gelmedi. Burası yazlıkçıların yoğun olduğu bir bölge, o nedenle sabah erken saatte bile çok kalabalıktı sanırım.

Buradan ayrıldıktan sonra Aktur’a devam ettik, günübirlik giriş ücretsiz. Aktur’da önce Küçük Koy’a uğradık, burada şezlonglu bir alan var, onun dışındaki her yere kendi havlu, sandalyenizle oturabiliyorsunuz. Deniz girişi ufak çakıl, sonrası kum. Temiz bir denizdi ama kumun renginden yine koyu renkti. Biz de bir denize girip çıktıktan sonra bu koyun arkasında kalan esas turkuaz sulara kavuştuğumuz yere geçtik.

İskele Beach Club diye bir yere oturduk, o kadar sakindi ki gerçekten başka bir yere daha gidesimiz gelmedi. Ağaçlar altında gölgede takıldık tüm gün. Sakinlik arıyorsanız burayı tavsiye ederim. Denize iskeleden giriş imkanı var, yan tarafta da yelken eğitimi veriliyor. İlk girdiğimiz zaman deniz de çok sakindi ama sonradan o kısım kalabalıklaştı.

Datça’da Nerede Denize Girilir? Datça Tekne Turu
Datça’da karadan gidilemeyecek koylar için tekne turuna çıktık. Özel bir tekne tercih ettik çünkü grup tekneler 4-5 koya uğruyor ve ikisi ya da üçü karadan gidilebilecek koylar oluyor. 50-60 kişilik tekneler full kapasite çıkıyorlar ve tahmin edeceğiniz üzere tüm teknelerle neredeyse aynı rota oluyor genelde. Üstelik karadan gidilen koylar zaten kalabalık. Biz önceki gün 7 koya gitmiştik, sonraki gün de geri kalanlara gezecektik, tekne turuna çıkacaksak sadece karadan ulaşılamayanlara gitmek istedik. Tüm bunlar birleşince özel tekne bizim için en idealiydi. Marinaya gidip teknelerle konuşup karar verdik. Bulduğumuz teknenin kapasitesi 12 kişi idi. Biz 10 kişilik bir ekibin yanına dahil olduk. Eğer arkadaş grubuylaysanız, ya da kaldığınız yerde birileriyle tanıştıysanız, bütçenize de uyarsa özel tur tavsiye ederim.

Tekne turunda sırasıyla Armutlu Su Koyu, İnceburun Koyu ve Kunta Kinte Koyu’na gittik. Rüzgar durumuna göre 4-5 koya kadar çıkabiliyorlarmış.

Koylar tek kelimeyle muhteşemdi, en güzeli de ya sadece bize aitti ya da bizden başka birkaç özel tekne daha geldi. Hepsinde 2-3 saat doya doya yüzdük, şnorkel yaptık.

Yemek için köfte ya da balık opsiyonu var, istediğinizi seçiyorsunuz, yanına makarna ve salata vardı.

Grup turlarını da inceledim. Badem 2 teknesiyle İnceburun koyundayken denk gelmiştik, şehir merkezindeyken de standlarından bilgi aldım, düzgün gibi geldi bana, grup tura çıksaydım onları seçerdim sanırım. Badem 1 ile çıkıp memnun kalanlar da olmuş. Bu arada daha küçük 4-6 kişilik özel tekneler de var.

Datça Gezilecek Yerler ve Yapılacaklar
Datça’da yapılacakların başında koyları gezmek geliyor, o kısmı yukarıda anlattığıma göre bana göre gezmeden dönülmemesi gereken birkaç yeri paylaşayım. Eski Datça’ya uğramadan Datça’yı gördüm dememek gerek.


Datça yarımadasının en eski merkezlerinden biri ve antik çağlardan beri burada hep yaşam devam etmiş. Her yerden fışkıran begonvilleri, taş yapıları, şipşirin sokaklarıyla çok fotojenik bir yer gerçekten. Ölümünden önceki son 10 yılını Datça’da geçiren Can Yücel’in evi müze haline getirilmiş, kapısında kendisinin fotoğraf ve şiirleri yer alıyor. Sanatseverlere, UKKSA’ya mutlaka uğramayı tavsiye edeceğim, açılımı Uluslararası Knidos Kültür Sanat Akademisi. Doğa ve yürüyüş severler de Karia Yolu’nun Balıkaşıran kısmını yürüyebilirler.


Datça’da yapmadan dönmemeniz gereken bir başka şey de Knidos Antik Kenti’nde güneşi batırmak. Giderken bu kadar etkileneceğimiz düşünmemiştim ama muhteşem bir gün batımıydı. Müze kart ile ücretsiz olarak giriş yapabiliyorsunuz. Tarihi M.Ö. 6. yüzyıla dayanan Knidos, antik çağda hem önemli bir ticaret merkezi hem de bir kültür sanat kentiymiş. Buraya giden yollar biraz virajlı ve dar, dönüş gün batımına kalınca hava kararmaya başlıyor, güneş batınca fazla oyalanmadan çıkmanızı öneririm. Giderken de gün batımından 45 dk – 1 saat önce giderseniz hem otoparkta sıkıntı yaşamazsınız hem de rahat fotoğraf çekersiniz. 😉


Datça’da Nerede Yemek Yenir? Datça’da Yeme İçme ve Gece Hayatı
Datça sadece doğal güzellikleriyle değil, yeme içme konusunda da oldukça tatmin edici bir yer. Deniz ürünleri ve Ege mutfağı öne çıksa da dünya mutfağından da güzel seçenekler bulmak mümkün.

Palamutbükü’nde deniz ürünleri yemek için Payam veya Sarıhoş restorana gidebilirsiniz. Payam’ın kurabiyelerinden mutlaka alın bence, kurabiyeleri nefis. Tatlılardan bahsetmişken Tonka’nın pasta ve keklerini de denemenizi tavsiye ederim. Kahve için The Coffee Grinder ve Noema Coffee’yi önerebilirim.

Biz sabahları kahvaltımızı kendimiz hazırladığımız için her sabah simit alıyorduk, bunun için Nokta Unlu Mamulleri tavsiye ederim. Çeşitli simit ve poğaçaları var, hatta boyoz bile var. Hestia da kahvaltı ve dünya mantılarını denemek için önerebileceğim bir yer. Çınar’ın dondurması harika, Tekin Usta da güzel, şekersiz meyveli dondurma seçenekleri var.

Datça’ya gidip de yapmanız gerekenlerden biri Kumluk Plajı’nda yan yana dizilmiş restoranlarda bir akşam yemeği yemek. Burada en popüler yerler Kekik ve Maradona. Masalar çok dip dibe ama bir akşam buralarda yiyebilirsiniz. Yine bu sırada yer alan Cafe Inn’in pizzası güzel.
İskandil restoran deniz ürünleri için tavsiye edeceğim bir yer, balık olarak o gün ne tuttularsa o geliyor. Fix menü, içki içecekseniz kendiniz getiriyorsunuz, onlar satmıyor. Buraya önceden rezervasyon yapın derim. Deniz ürünleri için başka bir güzel alternatif Ege Meyhanesi. Kırmızı et, meze ve meyhane ortamı için Meyhane Datça’ya gidebilirsiniz. Güzel manzaraya karşı Ege mutfağındn lezzetler için Culinarium Datça’yı öneririm.

Datça’nın şaraplarını tatmak isterseniz Datça Vineyard ve Knidos Şarapçılık iki güzel adres. Marina’da şarap keyfi için J’ale güzel bir seçenek. Akşam üstü bir şeyler içmek için Mayan Cocktail, Roll Coffee House en ideal yerler. Canlı müzik dinlemek isterseniz Coop’u öneririm. Bu arada Eski Datça’da da bir şeyler içmelik çok keyifli mekanlar var.
Datça gazozundan bahsedeyim nu arada, bademli bir tadı var, bana pek hitap etmiyor ama belki siz seversiniz, Datça’ya gitmişken deneyin derim.

Datça’dan Ne Alınır? Datça Alışveriş
Datça’nın badem konusundaki ününü duymayan yoktur sanıyorum. Merkezde bir sürü badem satan yer var. Sadece badem değil, bademle yapılan her şey satılıyor. Ezmesinden kolonyasına, zeytininden bakım ürünlerine ne ararsanız var. Badem veya badem ürünleri almak için Datça Köy Ürünleri’ne gidebilirsiniz.

Bir arkadaşım Sındı Köyü Kooperatifi’nden bademleri almış, hem daha uygun fiyatlı hem de köylü yarasın demişti, mantıklı. 🙂 Olive Farm Datça, organik gıda, bakım ürünleri ve dekoratif ürünler satıyor. Daha önce duymuşsunuzdur belki, internet sitelerinden de alışveriş yapılabiliyor ama Datça’da fabrika satış mağazaları olduğu için %30 indirimli ürün alma şansınız var. 😉

Datça’ya Ne Zaman gidilir? Datça’da Kaç Gün Kalınır?
Datça’ya Mayıs ayı itibarıyla gidebilir, Ekim sonuna kadar tatil planlayabilirsiniz. Tabi ki en cafcaflı, kalabalık ve yüksek fiyatlı dönemi Temmuz Ağustos ayları. Biz Datça’da 4 gece 5 gün kaldık ve bizim için çok doğru bir süre oldu. Tabi biz biraz hızlı tempoyla gezdik, aynı gün içinde birden fazla koy ziyaretinde bulunduk. Hem çok yer gezeyim hem de yavaş hareket edeyim derseniz ki diyebilirsiniz çünkü tatildesiniz 🙂 o zaman daha uzun gün ayırmak gerekir.
Datça planı yaparken Datça Gezi Rehberi yazımdan faydalanacağınızı umuyorum. Benim atladığım bir şeyler olabilir, sormak istediğiniz başka şeyler varsa lütfen yorum olarak bırakın. Sizin ekstra önerileriniz varsa onları da yorumlara beklerim. 🙂
Gelecek yazılarımdan haberdar olmak ve önümüzdeki seyahatlerden bol fotoğraf için beni takip etmeyi unutmayın! 😉
Instagram: hohhoyyt
Facebook: hohhoyyt
Youtube: Born To Laugh
Pinterest: hohhoyyt